Yurt dışından sağlanan
hizmetlerin stopaj ve KDV
karşısındaki durumu
A. GİRİŞ
Yurt içinde faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişi mükelleflerin, yurt dışından mal
ithal etmeleri gibi hizmet de ithal etmeleri mümkündür. Diğer bir ifadeyle, bazı mükellefler
yurt içindeki ticari faaliyetlerine bağlı olarak bazı hizmetleri yurt dışından alabilmekte ve bu
hizmetleri yurt içindeki ticari faaliyetleriyle birleştirerek Türkiye’de yararlanmaları
neticesinde belgelendirdikleri yurt dışı hizmet faturalarını gider yazabilmektedir. Ancak yurt
dışında yerleşik kişi ve kuruluşlardan hizmet ithal edilmesi, gümrükleme işlemine tabi
olmadığından, hizmeti alan Türkiye’deki kişi ve kurumlara gelir veya kurumlar vergisi stopaj
sorumluluğu ile KDV sorumluluğu getirilmiştir.
Mal ithaline göre farklı bir vergilendirme anlayışı benimsenmiş olan yurt dışından
sağlanan hizmetlerin gelir/kurumlar vergisi stopajı ve KDV sorumluluğu konusunda dikkat
edilmesi gereken hususların açıklanmasında yarar vardır. Bu yazımızda, yukarıda kısaca
yaptığımız tespitin bir sonucu olarak, yurt dışından temin edilen hizmetlerin bedelleri
ödenirken yapılacak vergi uygulamalarının usul ve esaslarını açıklanacaktır.
B. YURT DIŞINDAN SAĞLANAN HİZMETLERDE STOPAJ
SORUMLULUĞU
1. Stopaj Yapılmasının Şartları
Yurt dışında mukim kişi ve kuruluşların Türkiye’deki müşterilerine hizmet sunmak
suretiyle aldıkları paralar hizmetin türüne göre Türkiye’de gelir veya kurumlar vergisine tabi
tutulmaktadır. Bu vergileme genellikle stopaj yoluyla olmaktadır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesine göre stopaj yapabilmesi için;
- Yurt dışından hizmeti sunan gerçek kişi olmalıdır.
- Yapılan hizmet kesintiye tabi bir ödeme gerektirmelidir.
- Ödemeyi yapacak kişi GVK’nın 94. maddesinde yer alan tevkifat yapmak zorunda
olan mükellefler arasında sayılmalıdır.
- Varsa iki ülke arasında çifte vergiyi önleme anlaşmasına bakılmalıdır (Hem oran
açısından, hem de stopajı engelleyici hüküm açısından).
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesine göre stopaj yapabilmek için;
- Yurt dışından hizmeti sunan bir kurum olmalıdır.
- Yurt dışından alınan hizmet KVK’nın 30. maddesinde sayılan tevkifata tabi
hizmetlerden olmalıdır.
- Hizmet alınan ülke ile Türkiye arasında çifte vergiyi önleme anlaşması olmamalıdır
veya vergi anlaşmasında stopaj yapmayı engelleyecek hüküm olmamalıdır.
2
2. Stopaja Tabi Olan ve Olmayan Ödemeler
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, stopaja tabi olan bazı ödemeler şöyledir;
- Telif, imtiyaz, ticaret unvanı, marka, know-how, ihtira, işletme, alâmetifarika ve
bunlara benzer GAYRİ MADDİ HAKLAR için ödenen bedeller veya kiralar,
- KİRALAMA hizmetleri karşılığında ödenen bedeller (finansal kira ve normal kira),
- Eleman ücretleri (Yurt dışında mukim bir şirkette çalışan ve geçici görevle
Türkiye’ye gelen personel için yurt dışındaki firmaya ödenen ÜCRET karşılığı ödemeler),
- Danışmanlık, mühendislik, eğitim, montaj, eğitim hizmetleri, özel yazılım
yaptırılması, tercüme hizmetleri gibi SERBEST MESLEK kapsamında yapılan ödemeler,
- Borç verme, mevduat ve benzeri fon kaynakları karşılığında ödenen FAİZLER.
Diğer taraftan, stopaja tabi olmayan bazı ödemeler ise şöyledir;
- Fuar katılım bedelleri,
- Yurt dışında yapılan ilan ve reklam bedelleri,
- Her çeşit komisyon ödemeleri,
- Tamir veya bakım ücreti ödemeleri,
- Sigorta prim ödemeleri,
- Gözetim ücret ödemeleri,
-Yurt dışında yaptırılan fason iş bedeli ödemeleri,
- Uydu ve data hattı kira ödemeleri,
- Yurt dışı seyahatlerde yapılan ödemeler (konaklama, yemek, ulaşım, haberleşme).
Yukarıdaki ödemeler ve benzer ödemeler TİCARİ KAZANÇ niteliğinde ödemeler
olduğu için stopaj kapsamına girmemektedir.
3. Hizmet İthalinde Stopaj Sorumluluğunun Doğduğu Zaman
Hizmet ithalinde gelir veya kurumlar vergisi stopaj sorumluluğunu doğuran olay
stopaja tabi hizmet bedelinin nakden veya hesaben ödenmesidir. Hesaben ödeme deyimi,
stopaja tabi kazanç ve iratları ödeyenleri hak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her
türlü kayıt ve işlemleri ifade eder. Bu itibarla stopajı doğuran olay,
- Nakden veya banka yoluyla ödeme yapılması,
- Fiili ödeme olmasa bile, hizmeti alanın hizmeti veren adına açtığı hesapta kendisini
hizmeti verene karşı borçlu duruma getiren veya borcunu yükselten kayıt yapılmasıdır.
4. Stopaj Sorumluluğunda Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Hizmeti veren yurt dışında mukim firma veya kişiler genellikle, alacakları ücretin net
olarak kendilerine ödenmesini istemektedirler. Bu takdirde varsa stopaj matrahını bulabilmek
için yabancıya yapılan ödemenin stopaj oranı dikkate alınarak brütleştirilmesi gerekmektedir.
Yurt dışından alınan stopaja tabi hizmet bedeli tespit edilirken bu hususun göz önünde
bulundurulması ve buna göre ücretin net mi, brüt mü olacağının sözleşme aşamasında
belirlenmesinde yarar vardır.
3
Genellikle, firma sahipleri mali müşavirlerine hiç danışmadan bu tür hizmet alımlarına
gitmektedirler. Sonrada hizmet bedeli ödeme sırasında karşılarına ilave olarak, hem stopaj
hem de KDV çıkmaktadır. Alınan hizmet faturaları net kabul edildiğinden stopaj yükü
tamamen Türk mükellefe binmektedir. Oysa daha işin başında bu tür konularda anlaşma
sağlanırsa sürpriz maliyet veya vergi yükleri ile karşılaşmazlar. Zira ödenen hizmet
faturalarından Türkiye’de kesilen bu stopajların mukim ülke mükellefleri tarafından iade
alınması mümkündür. Çok yüksek hizmet alımlarında karşı tarafın iade alması mümkün
olduğu için bu konuya dikkat edilmelidir. Bu tür konularda mali müşavirler müşterilerini
önceden uyarmalıdırlar.
Ayrıca stopaja tabi ödemelerde, hizmeti verenin mukimi olduğu ülke ile Türkiye
arasında yapılmış ve yürürlüğe girmiş bir vergi anlaşması olup olmadığına ve bu anlaşmanın
stopajı etkileyip etkilemediğine bakılmalıdır. Ayrıca hizmet faturaları üzerinden, Çifte
Vergilemeyi Önleme Anlaşması kapsamında olan ülkelerde ikamet edip de stopaj kesintisi
yapılmasını istemeyen kişi veya kurumlardan MUKİMLİK belgesinin istenmesinde fayda
vardır. Bazı büyük şirketlerin merkezleri farklı ülkelerde olup, gelen faturalar üzerinde
merkez adresi yerine şube adresi yazabiliyor. Bu durum ise sorumluluk açısından yanıltıcı
olabilmektedir.
C. YURT DIŞINDAN SAĞLANAN HİZMETLERDE KDV SORUMLULUĞU
1. KDV Sorumluluğu ve Şartları
KDV Kanunu’nun 9. maddesi, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin,
kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde Maliye Bakanlığına vergi alacağının
emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden
sorumlu tutma yetkisi tanımıştır.
Maliye Bakanlığı bu yetkisini kullanarak KDV Genel Tebliği 117 ile bu kişi ve
kuruluşların Türkiye’de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı, ancak Türkiye’de
faydalanılan hizmetlerde KDV’nin tamamının hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap
tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödeneceği yönünde düzenlemeler yapmıştır.
Buna göre, yurt dışından hizmet ithal edildiğinde, hizmeti ithal eden tarafından hizmet
bedeli üzerinden KDV hesaplanması ve bu verginin 2 No’lu Katma Değer Vergisi
Beyannamesiyle beyan edilip ödenmesi gerekmektedir. Katma değer vergisi sorumlusunun
vergi mükellefi olması şart değildir. Katma değer vergisine tabi hizmet ithalini yapan kim
olursa olsun KDV sorumlusudur.
Yurt dışından alınan hizmetlerde KDV sorumluluğu doğmaması için;
- Bu hizmet KDV’nin konusuna girmeyen bir hizmet olmalı veya
- Bu hizmet Türkiye’ye ithal edilmemiş (Türkiye’de faydalanılmamış) bir hizmet
olmalı ya da
- İthal edilen hizmet, katma değer vergisinden istisna edilmiş olmalıdır.
Yurt dışından ithal edilen ve bu şartların sağlanamadığı tüm hizmetler KDV
sorumluluğu gerektirir. Hizmeti yapanın mukimi olduğu ülke ile Türkiye arasında vergi
anlaşması bulunması KDV sorumluluğunu etkilemez. Vergi anlaşmaları katma değer vergisini
kapsamaz.
2. KDV Sorumluluğu Gerektiren ve Gerektirmeyen Hizmet İthalleri
4
Faydalanma Türkiye’de olmak ve KDV’yi önleyen özel bir hüküm olmamak kaydıyla,
aşağıdaki hizmetler KDV sorumluluğu gerektirmektedir:
- Türkiye’de inşa edilecek bir bina için yurt dışında çizilip Türkiye’ye gönderilen
mimari proje hizmeti,
- Yurt dışından teknik hizmet, montaj hizmeti veya danışmanlık hizmeti alınması,
- Yurt dışından kiralanmış bir menkul malın (örneğin bir iş makinesinin) Türkiye’ye
getirilip kullanılması,
- Yurt dışından yazılım hizmeti alınması,
- Yurt dışından tamir-bakım hizmeti alınması,
- Yurt dışı firmanın personeli olan kişinin geçici süreyle Türkiye’de görev yapması,
- Banka veya finans kurumu olmayan yurt dışındaki kişi ve kuruluşlardan borç para
alınması nedeniyle faiz ödenmesi,
- Yurt dışından gayri maddi hak alınması veya kiralanması (know-how, marka vs.),
- Türkiye’deki otel, hastane, okul işletmeleri için yurt dışında müşteri bulan firmaya
komisyon ödenmesi,
- Türkiye’deki firmanın yurt dışındaki davasını takip eden avukata ücret ödenmesi ve
benzeri ödemeler.
Buna karşılık, aşağıdaki hizmetler KDV sorumluluğu gerektirmemektedir:
- Bir şirketin iş için yurt dışına giden elemanının gittiği ülkedeki otel, lokanta,
haberleşme vb. harcamaları hizmetin ifa edildiği ve faydalanıldığı yerin yurt dışı olması
nedeniyle,
- Türkiye’de üretilen mallara yurt dışında müşteri bulan bir yabancının yaptığı
komisyonculuk hizmeti, hizmet yurt dışında ifa edildiği ve hizmetten yurt dışında
yararlanıldığı için,
- Yurt dışında eğitim veya sağlık hizmeti alınması, yurt dışı fuara katılma şeklindeki
hizmetler hizmetten yurt dışında yararlanıldığı için,
- Yurt dışı bankalardan kredi alınması karşılığı ödenen faizler istisna olduğu için,
- Yabancı nakliyat şirketinin Türkiye’ye mal getirmesi veya Türkiye’den mal
göndermesi hizmet ithali niteliği taşımasına rağmen KDV kanununun 14 üncü maddesine
göre yurt dışında başlayıp Türkiye’de biten veya Türkiye’de başlayıp yurt dışında biten
taşıma hizmetleri KDV’den müstesna olduğu için.
3. Hizmet İthalinde KDV Sorumluluğunun Doğduğu Zaman
Hizmet şeklindeki işlemlerde KDV’yi doğuran olay, hizmetin tamamlanmasıdır.
Hizmetlerde KDV çoğu zaman hizmeti yapanın, hizmeti belgeleyen fatura veya benzeri
belgeyi düzenlediği ayda doğar. Dolayısıyla KDV sorumluluğunun hizmetin tamamlandığı ve
fakat en geç hizmet tutarının gider veya maliyet olarak kayıtlara alındığı tarih itibariyle yerine
getirilmesi gerekir.
4. Sorumlu Sıfatıyla Beyan Edilecek KDV’nin Matrahı ve Oranı
5
Sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanmasını gerektiren hizmet ifalarında vergiyi doğuran
olay hizmetin tamamlanması ile meydana gelir. Bu nedenle döviz cinsinden belirlenen mal ve
hizmet bedelinin vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihteki merkez bankası döviz alış
kuru üzerinden TL’ye çevrilerek KDV’nin bunun üzerinden hesaplanması gerekir. Merkez
bankasınca günlük olarak kur tespiti yapılmayan dövizlerde yürürlükteki en son Vergi Usul
Kanunu Genel Tebliğinde belirtilen döviz kuru esas alınır.
Bu şekilde hesaplanan matraha vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte
yürürlükte bulunan KDV oranı uygulanır.
5. Sorumlu Sıfatıyla Beyan Edilen Vergilerin İndirimi
Sorumlu sıfatıyla 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilen vergiler vergi
sorumluları açısından yüklenilen vergi niteliğindedir. Bu itibarla bu vergiler aynı dönemde
mükellef sıfatıyla verilen 1 No.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapılır. Bu indirimle
ilgili olarak özellik arz eden hususlar şunlardır:
- İndirim için 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan yeterlidir. Verginin ödenmesi şartı
aranmamaktadır.
- KDV’nin sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekirken beyan edilmemesi veya eksik
beyan edilmesi nedeniyle ikmâlen veya re’sen tarh edilmesi halinde, tarh edilen verginin
indirim konusu yapılabilmesi için vergi aslının ödenmesi ve ödemeye ait makbuzun ödemenin
gerçekleştiği takvim yılı aşılmamak kaydıyla yasal defterlere kaydedilmesi gerekir.
- Sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekirken beyanın ilgili dönemde yapılmayıp
sonradan pişmanlıkla yapılması halinde, sorumlu sıfatıyla beyan edilen vergiler pişmanlık
talebiyle 2 No.lu KDV Beyannamesinin verildiği dönemde indirilir.
D. ÖNERİLER
Türkiye’de işyeri ve daimi temsilcisi vasıtasıyla gelir elde etmeyen yabancı
mükelleflerden temin edilen hizmetlerle ilgili olarak yapılan ödemelerde aşağıdaki hususların
dikkate alınmasını öneriyoruz.
- Yabancı firmanın mukimi olduğu devlet tespit edilmelidir.
- Bu ülkeyle bir vergi anlaşmasının olup olmadığı belirlenmelidir.
- Bu firmanın anlaşma hükümlerine göre Türkiye’de işyerinin ya da daimi
temsilcisinin olup olmadığı tespit edilmelidir. Eğer anlaşmanın öngördüğü şekilde bir işyeri
oluşmuş ise, bu durumda anlaşmanın Ticari Kazançlarla ilgili 5 ve 7’nci madde hükümleri
uygulanır
- Bu firmanın anlaşma hükümlerinin öngördüğü anlamda Türkiye’de bir işyeri ya da
daimi temsilcisi yoksa ödemenin ne tür bir hizmet için yapıldığının kesin olarak tespiti
yapılmalıdır.
- Ödeme yapılan hizmetin türüne göre ilgili anlaşma maddesi bulunmalıdır.
- İlgili Anlaşma maddesinde, bu işlemle ilgili olarak Türkiye’ye vergileme hakkı
verilip verilmediği ya da vergi oranı sınırlaması öngörülüp öngörülmediği tespit edilmelidir.
- Anlaşmada Türkiye’ye vergileme hakkı tanınmış ise, ödemenin Türk vergi
kanunlarındaki gelir türünün tespiti; buna göre vergileme şeklinin ve vergi oranın tespiti
gerekir.
6
- Oran konusunda anlaşmada belirtilen bir sınırlama varsa bu oranın uygulanması
gerekir.
- Vergi kesintisi yapılan ödemeyle ilgili fatura ve vergi oranın sınırlandığı anlaşma
hükmü ve mukimliği kanıtlayıcı belgelerin muhtasar beyannameye eklenmesi gerekir. Bu
belge, yabancı mükelleflerle ilgili istisnai ve özellikle vergi anlaşmasındaki özel hükümlerin
uygulanması açısından kanıt oluşturacak bir öneme sahiptir. Eğer bu belge olmaz ve karşı
tarafın ilgili ülkenin mukimi olduğu kanıtlanmaz ise, indirimli oranlardan yararlanmak
mümkün olmayacağı için, bu belgenin işlem yapıldığı sırada karşı taraftan istenmesinde fayda
olacaktır.
Gerek vergi oranları, gerekse anlaşmalarda yer alan koşulların gerçekleşme durumları
itibariyle Vergi Dairesi ile olabilecek anlaşmazlıklarda, sonradan farklı stopaj uygulama
zorunda kalındığında sıkıntıya düşmemek için, karşı taraftan böylesi durumları garantiye alan
bir “taahhütname” alınması uygun olabilecektir. Çünkü aksi bir tespitte vergi idaresi sizi
sorumlu tutacaktır. Bu taahhütte her ne sebeple olursa olsun, yapılacak ödeme nedeniyle
stopaja dönük bir sorun çıkarsa vergi, ceza ve faiziyle rücu edileceği, gerekli her türlü
dokümanın yabancı şirketçe sağlanacağı belirtilmelidir.
E. SONUÇ
Küreselleşme sürecinde Dünya ekonomisinin gelişmesine paralel olarak ulaşım ve
iletişim araçlarının yaygınlaşması, ülkeler arasında ticaretin her geçen gün artmasına neden
olmaktadır. Buna bağlı olarak yurt dışından her geçen gün mal ve hizmet alımları artmaktadır.
Mal alımları gümrük işlemlerine tabi olduğu için vergilemede bir sorun bulunmamaktadır.
Ancak hizmet alımlarında durum farklıdır. Vergi kanunlarımız hizmet alımlarında Gelir veya
Kurumlar Vergisi stopajı ve KDV sorumluluğu getirmektedir. Bu sorumluluğun doğması için
yurt dışından alınan hizmetin Gelir ve Kurumlar Vergisi açısından stopaj konusuna girmesi,
ayrıca KDV’nin de konusuna girmesi ve vergiden istisna edilmiş olmaması gerekmektedir.
Hizmetin teslimi belge üzerindeki yazılı tarih kabul edildiğinden, belgelerin geç
ulaşması halinde pişmanlıkla beyan edilmesi yerinde olur. Belgelerin geç teslim edilmesi
halinde teslim tarihinin ispatı sorumlu olan mükellefe ait olacaktır. Her halde sorumlu
sıfatıyla ödenecek KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi için ödeme yapılan yılı aşmaması
gerekir. Ödemelerin ise banka yoluyla yapılmasında yarar vardır.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Fahri Hikmet KÖKER, “Yurtdışından Gelen Hizmet Faturalarının Vergilendirilmesi”,
www.MuhasebeTR.com, (13.03.2014).
Talha APAK, “Yurt Dışından Sağlanan Hizmetlerin KDV Ve Stopaj Karşısındaki
Durumu”, www.alomaliye.com, (14.03.2014).
Yıldız ARSLAN, “Yurtdışından Gelen Hizmet Faturalarında KDV ve Stopaj Sorunu”,
E- Yaklaşım, Sayı: 197, Mayıs 2009.
Denge YMM, “Hizmet İthallerinde KDV ve Stopaj Sorumluluğu”,
www.dengeymm.com.tr, (15.03.2014).
PHYMM, “Yurtdışı Hizmet Alımlarında KVK ve KDV Sorumluluğu”,
www.phymm.com.tr, (15.03.2014).
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, B.07.1.GİB.4.34.16.01/KVK-30 Sayılı Özelgesi,
7
Mehmet MAÇ, KDV Uygulaması, 5. Baskı, ***************
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder