BELGESİ BAŞKA BİRİ ADINA DÜZENLENMİŞ OLMAKLA BERABER İŞLETME
İLE İLGİLİ
BULUNAN GİDER veya MALİYET UNSURLARININ KAYDA ALINMASI ve KDV İNDİRİMİ
Mehmet MAÇ
Yeminli Mali
Müşavir
1. GENEL AÇIKLAMA :
Gerçek usule tabi
ticari, zirai ve mesleki kazançların tespitinde, gider veya maliyet
unsurlarının, kazanç
sahibi firma adına
düzenlenmiş fatura ve benzeri belgelerle tevsik edilmesi istenilmektedir.
Uygulama böyle
olmakla beraber, bazı istisnai durumlarda, GİDER veya MALİYET UNSURUNUN
FİRMA İLE İLGİSİ AÇIKÇA
BELLİ İSE veya FİRMAYA AİT OLDUĞU KANITLANABİLİYORSA,
BAŞKA KİMSELER
ADINA DÜZENLENMİŞ BELGELERE İSTİNADEN DE GİDER veya MALİYET
KAYDI YAPILABİLMELİ
ve KDV İNDİRİLEBİLMELİDİR.
Zira
vergi Kanunlarımızda belgenin mutlaka, bu belgeyi kaydına alan firmanın namına
düzenlenmiş olacağına dair bir hüküm yoktur. VUK nun 227 nci maddesinde, “ ..... üçüncü şahıslarla olan münasebet ve
muamelelerin TEVSİKİ mecburidir.” denilmiş, fakat tevsik işleminin mutlaka
firma adına düzenlenmiş belgelere dayanması gerektiği yolunda bir hükme yer
verilmemiştir.
Aynı
şekilde KDV Kanunu’nun 29 ve 34 üncü maddelerinde, KDV indiriminin, alış
faturası ve benzeri belgelere dayanması gerektiği belirtilmiş, fakat bu
belgelerin, indirimi yapacak olanın adına düzenlenmiş olması şart
koşulmamıştır.
GVK
nun 40 ıncı, 57 nci, 68 inci, KVK nun 13 üncü , 14 üncü maddelerinde ise,
kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için gerekli olan giderlerin kabul
edileceği esası vardır ve bu kabul için belgenin mutlaka firma adına olması
gerektiği değil, gider veya maliyet unsurunun firma ile ilgili olması,
gerçekten bu firma tarafından ve iş ile ilgili olarak yapılmış ve katlanılmış
bir gider veya maliyet olması ve bu hususların tevsik edilmiş bulunması esası
benimsenmiştir.
Her
firma, gerek yasa hükümleri, gerek kendi iç düzeni açısından, katlandığı gider
veya maliyet unsurlarını kendi adına düzenlettiği belgeler ile tevsik eder ve
ödeme belgelerin de yine kendi adına düzenletir.
Genel
anlayış ve uygulama böyle olmakla beraber, aşağıda birkaç tipik örneğini
verdiğimiz bazı özel durumlarda, gidere veya maliyete katlanan firma, bu gider
veya maliyeti, başkaları adına düzenlenmiş belgelerle tevsik etmek durumunda
kalabilmektedir.
2.
BELGESİ BAŞKALARI ADINA
DÜZENLENEBİLEN GİDER veya MALİYET UNSURLARI İÇİN TİPİK ÖRNEKLER :
2.1. Kiralık İşyerine Bağlı, Telefon, Su Elektrik,
Doğalgaz ve Benzeri Faturaların İşyeri Sahibi veya Eski Kiracı Adına
Düzenlenmiş Olması :
Bilindiği
üzere, her bir telefon numarası, her bir su, elektrik, doğalgaz ve benzeri
abonelik ilişkisi, bu hizmetleri veren Türk Telekom, İSKİ, TEDAŞ, İGDAŞ gibi
kuruluşlar ile abone arasında yapılmış form sözleşmelere konu olmaktadır.
Bu kuruluşlar,
sözleşme yeni muhatap adına değiştirilmediği sürece, gerçek kullanıcı kim
olursa olsun,
mevcut sözleşmede
yazılı muhatap kim ise, faturayı da o muhatap adına düzenlemektedirler.
Firmalar, işleri
ile ilgili olarak, bir gayrımenkulü kiracı sıfatıyla kullanmaya başladıklarında
– sözleşme
değişikliği
yaptırmadıkları sürece- bu gayrımenkule bağlı olduğu için fiilen kullandıkları,
telefon, su, elektrik
doğalgaz ve
benzerlerine ait faturalar, bu aboneliklerle ilgili son sözleşmenin muhatabı
adına
(Gayrımenkulün
sahibi veya önceki kiracılardan biri adına) düzenlenmektedir.
Sözleşme
değişikliği yapılması genellikle bunaltıcı formaliteler gerektirdiği için bu
işlem çoğu zaman ihmal
edilmekte,
faturalar da gerçek kullanıcı olmayan kişi veya firma adına gelmeye devam
etmektedir.
Bu nedenle
faturalar başkası adına olmakla beraber, faturadaki hizmetin yöneldiği adres
belli olduğuna ve bu
adresteki işyeri
belli bir tarihten itibaren firma tarafından kullanıldığına göre, bu giderlerin
firmaya ait
olduğu kuşkusuzdur.
Hatta bu faturaların – makbuzu yine sözleşme muhatabı adına çıkmakla beraber –
firma
kaynaklarından
ödendiği, defter ve/veya banka kayıtları ile sabittir.
Olayın gerçek
mahiyeti bu kadar açık iken, sırf sözleşme değişikliğinin ihmali nedeniyle
faturanın başkası
adına düzenlenmiş
olmasını bahane ederek, firmaya ait bir gideri ve KDV indirimini yok saymak,
hem
haksız, hem de
yasalarımızın lafzına ve ruhuna aykırı bir davranıştır.
Ne var ki Maliye
Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü tarafından verilen bir muktezada şöyle katı
bir ifadeye
yer verilmiştir :
“.......................................
ticari kazançla ilgili olarak yapılan harcamalara ait işletme gider
belgelerinin
(elektrik,
telefon, su vs.) Vergi Usul Kanununun 227 ve
230. maddeleri hükmüne istinaden mükellef adına
düzenlenmiş
olması halinde kayıtlarda gösterilmesi mümkün olduğundan,
...................... A.Ş. adına
düzenlenmeyen
ve kayıtlarda gösterilmesi mümkün olmayan fatura
üzerindeki katma değer vergisinin Katma
Değer
Vergisi Kanununun 29/1-a maddesine göre, hesaplanan katma değer vergisinden
indirimi Kanunen
mümkün
değildir.”
Dikkat edilirse bu
muktezada, elektrik, telefon, su vs. giderlerinin ticari kazançlarla ilgili
olduğu kabul
edilmekte, sırf
faturaları kullanıcı mükellef adına düzenlenmediği gerekçesiyle KDV indirimi
(ve gider
kaydı)
reddedilmektedir. (Mukteza metni Vergi Dünyası dergisinin Temmuz 1997 sayısının
183 üncü
sahifesindedir.)
Böyle şeklî bir
nedenle, gider yazma ve KDV indirme hakkının ortadan kalkmayacağı görüşünde
olmamıza
ve bu görüşümüzün,
Vergi Yargı Organları tarafından da benimseneceğine inanmamıza rağmen,
(Aşağıdaki
3 no.lu bölüme
bakınız), tarhiyata uğramamak ve dava açmak zorunda kalmamak bakımından, kiracı
konumunda bulunan
firmaların, kiraladıkları işyerine bağlı, telefon, su, elektrik, doğalgaz gibi
hizmetlere ait
faturaların kendi
adlarına düzenlenmesini sağlamakta itina göstermelerini tavsiye ederiz.
Kiracılar, herhangi
bir nedenle bu gibi faturaların kendi adlarına olmasını sağlayamazlarsa, gelen
faturaları
muhatabına dekont
edilip, muhatabın bu gideri kendilerine fatura veya benzeri belge ile
yansıtması yoluna
gidilebilirler.
2.2. İş Hanı Yöneticileri Tarafından Handaki İş
Yerlerine Paylaştırılan Masraflar :
Bilindiği
üzere bir çok iş yeri, iş hanlarında faaliyet göstermekte ve Kat Mülkiyeti
Kanunu’na göre oluşturulan Han Yönetimi (Yönetici) Binanın genel güvenliği,
tamiri bakımı, yakıtı, umumi aydınlatılması gibi müşterek giderleri, Han
Yönetimi adına fatura ve benzeri belge düzenletmek suretiyle karşılamakta ve bu
giderleri, payları oranında, handaki kullanıcı veya mal sahiplerinden tahsil
etmektedirler.
Söz
konusu müşterek gider katılma payları, handa faaliyet gösteren firma adına Han
Yönetimi tarafından düzenlenen makbuza dayandığı için belgeleme açısından sorun
göstermektedir.
Ancak
KDV indirimi açısından sorun vardır. Çoğu handa yönetici tarafından KDV ödenmek
suretiyle giderler yapılmakta, handa faaliyet gösteren firmaların payları
oranında bu KDV leri indirime hakları bulunmakla beraber belgeleme sorunu
yüzünden bu haklar çoğu zaman kullanılmamaktadır.
634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 34 üncü maddesi
uyarınca gayrimenkulün yönetimi için seçilmiş bulunan yönetici veya yönetim
kurulu tarafından ifa olunan yönetim hizmetleri KDV kapsamının dışındadır.
Çünkü bu hizmetler ticari, zirai veya mesleki faaliyet çerçevesinde yapılıyor
değildir. Ancak yöneticilik görevi, firmalara verdiği takdirde bu firmalar
yönetim ile ilgili harcamaların belgelerini kendi adlarına alıp KDV indirimi
yapmak ve kat maliklerine KDV li fatura kesmek durumundadırlar. İçinde muhtelif
firmaların faaliyet gösterdiği iş hanlarında, yönetim hizmetleri KDV li fatura
veren yönetim firması tarafından değil de, makbuz düzenleyen yöneticiler
tarafından deruhte ediliyorsa, söz konusu makbuzlara dayanan KDV indirimi
yapılması mümkün olmadığından o handa faaliyette bulunan firmalar müşterek
giderlerle ilgili KDV yi indirmekten mahrum olmakta, KDV ler makbuz tutarları
bünyesinde gider kaydına konu edilmektedir. Bunu önlemek için yönetim işi ya
bir firmaya verilmeli ya da yönetici, KDV li şekilde temin olunan yakıt ve
benzeri unsurların faturasını payları oranında, handa faaliyet gösteren
firmalar adına almalı, kapıcı ücretleri gibi KDV siz şekilde temin olunan
unsurlar ve sair müteferrik masrafları da makbuz ile tevzî etmelidir.
İstanbul Defterdarlığının,
28.5.1993 tarih ve 4099 sayılı muktezası şöyledir :
"İlgi dilekçenizde bir
yıl içinde, apartman müşterek yönetim masrafı namı altında ödediğiniz 4.200.000.- TL. nın doğrudan masraf kaydının
mümkün olup olmayacağı ile Katma Değer Vergisi içinde ne şekilde işlem
uygulanacağı sorulmaktadır.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanununun 13 ncü maddesinde vergiye tabi safi kurum kazancının tespitinde Gelir
Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme
bağlanmıştır.
Öte yandan, bu hüküm
uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 14 ncü
maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ncı maddesinde yer alan giderlerin
indirileceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununun 40 nci maddesinde, "Safi kurum kazancının tespit
edilmesi için aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir." hükmü yer
almış ve 1 nci fıkrasında "Ticari kazancın elde edilmesi ve idame
ettirilmesi için yapılan genel giderler" in indirilebileceği belirtilmiştir.
Bu hükümlere göre,
şirketinizin faaliyetini sürdürdüğü apartman için ödediği giderlerin ticari
kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi sağlamak amacını taşıması halinde
bu giderlerin kayıtlara gider olarak intikal ettirilmesi mümkündür.
3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanununun 1 nci maddesinin 1 nci fıkrası hükmü ile ticari sınai, zirai
faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler
tabi tutulmuş, 4 ncü fıkrasında da ticari, sınai, zirai faaliyetin devamlılığı,
kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre Gelir Vergisi
Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili
mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edeceği hüküm altına alınmıştır.
Apartman yönetiminin
apartmanın bakım, yakıt vs. gibi giderleri yapması ve apartmandaki oturanlardan
tahsil etmesi ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti
kapsamında değerlendirilemeyeceğinden Katma Değer Vergisine tabi değildir.
Aynı Kanunun 29/1 nci
maddesi gereğince mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden
hesaplanan Katma Değer Vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler
dolayısıyla, hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen
Katma Değer Vergilerini indirimleri mümkün bulunmaktadır. Kanunun 34/2 nci
maddesi gereğince alış faturası veya benzeri vesikalarda ayrıca gösterilen
Katma Değer Vergisi bu vesikaların kanuni defterler kayıt edildiği
vergilendirme döneminde indirilebilir.
Buna göre, apartman yönetiminin faaliyeti ticari
faaliyet olmadığından, bunların masraf aktarması ve bu aktarma nedeniyle
düzenlenen belgede Katma Değer Vergisi hesaplama yetkisi olmadığından apartman
yönetimine Katma Değer Vergisi ödemeniz ve indirim konusu yapmanız söz konusu
değildir."
Görüldüğü
gibi muktezada firmanın, apartman yöneticisine makbuz karşılığında ödediği
müşterek gider payı veya aidatın masraf yazılabileceği belirtilmekte, fakat bu
giderlerin içindeki KDV nin indirilmesi için bir yol önerilmemektedir.
Yukarıda
belirttiğimiz gibi, özellikle yakıt alımlarında faturanın payları oranında
handaki firmalar adına düzenletilip bu fatura bedellerinin tahsil edilmesi
yöntemi uygulanarak KDV indirimi için müsait bir ortam hazırlanabilir. Ancak
bunun tatbikinde güçlükler olduğu da ortadadır. Bizim anlayışımıza göre yönetim
belli bir aydaki müşterek masrafları, KDV matrahı ve KDV den oluşan iki sütun
halinde listeleyerek bu listedeki KDV toplamından, her bir kullanıcıya ne kadar
pay düştüğünü ilgililere bildirirse, bu bildirimlere dayanılarak KDV indirimi
yapılabilmelidir.
2.3. Personelin İş Seyahati veya Sağlık Harcaması
Dolayısıyle, Personel Adına Düzenlenen, Fakat Firmaya Ait Gideri İçeren
Belgeler :
GVK nun 40/4 üncü
maddesine göre, işle ilgili, işin önemi ve genişliği ile orantılı olan seyahat
ve seyahat
esnasındaki
konaklama ve yemek giderleri, seyahat amacının gerektiği süreyi aşmamak
şartıyla masraf
yazılabilmekte ve
KDV indirimine konu edilebilmektedir.
Bu seyahatler çoğu
zaman firmanın yöneticisi veya personeli durumundaki kişiler tarafından yapılmaktadır.
İş seyahati ile
ilgili masrafları belgeleyen fatura, bilet ve benzeri vesikaların çoğu zaman
seyahatte bulunan
yönetici veya
personel adına düzenlendiği görülmektedir. Hatta bazı uçak, gemi ve otobüs
işletmeleri,
aldıkları taşıma
ücreti karşısında sadece seyahat eden yönetici veya personel adına bilet
düzenlemekle
yetinirler ve bunun
için firma adına ayrıca fatura veya fiş almak mümkün olamaz.
Otel ve lokanta
faturaları da, gerek seyahatte bulunanın, gerekse otel veya lokantanın
uyarılmamış olması
sonucunda, firma
yerine, seyahatte bulunan kişi adına düzenlenmekte, bunların sonradan firma
adına yazılı
hale getirilmesi
ise ihmal edilebilmektedir.
Adına belge
düzenlenmiş kişi, o firmanın yöneticisi veya personeli olduğuna ve firma bu
gideri karşılayıp
kaydına aldığına
göre giderin firma ile ilgisi sabittir ve belgenin firma adına yazılı olmaması,
gider kaydının
ve KDV indiriminin
engellenmesine gerekçe olmamalıdır.
Seyahat edenin
kiralık personel olması ve bağlantısı izah edilmek kaydıyla kardeş firmanın
yetkilisi veya
personeli olması
halinde de aynı anlayış geçerli olmalıdır. Mesela havayolu işletmeleri uçağı
uçucu personeli
ile birlikte
kiralayabilmektedirler WET LEASE ve ACMI bazlı olarak isimlendirilen bu
işlemlerde uçağı
personeli ile
birlikte kiraya veren firmanın personelinin, transfer ve konaklama masrafları,
kiracı hava yolu
firması tarafından
karşılanmaktadır. (Buradaki ACMI, Aircraft yani uçak, Crew yani uçucu personel
,
Maintenance yani
uçağın bakımı ve Insurance yani uçağın sigortası unsurlarının kiraya verene ait
olduğu
anlamına gelmekte,
uçucu personelin maaşı kiraya verene ait olmakla beraber, bu personelin
transfer,
konaklama ve
üniforma gibi masrafları kiracı işletmeci tarafından karşılanmaktadır.)
Keza GVK nun 40/2
nci maddesinde hizmetli ve işçilerin tedavi ve ilaç giderleri indirilecek
giderler arasında
sayılmış olup
personelin tedavisine ve ilacına ait faturaların firma yerine, tedavi gören
veya ilacı kullanan
personel adına
düzenlendiği görülmektedir.
Yukarıda
açıkladığımız nedenlerle, sırf belgenin personel adına olduğu gerekçesiyle,
firmaya ait olduğu yasa
ile kabul edilen ve
firma tarafından karşılanan tedavi ve ilaç giderleri ile bunlara ait KDV
indirimlerinin
reddedilmemesi
gerekir.
Hal böyle olmakla beraber
aksi görüşe dayanan tarhiyata maruz kalmamak bakımından personel tarafından
yapılan seyahat;
tedavi ve ilaç giderlerine ilişkin belgelerin, mümkün olduğunca firma adına
düzenletilmesinde
ve bu belgelerde ilgili personelin adının belirtilmesinde yarar vardır.
2.4. Personel Adına Kayıtlı Olan ve Firma İşleri İle
İlgili Olarak da Kullanılan Cep ve Ev Telefonlarına Ait Faturalardaki Firma
Faaliyetlerine İlişkin Görüşme Ücretleri :
Firma adına kayıtlı
sabit telefonlar ile yine firma adına kayıtlı cep telefonları için, firma adına
düzenlenmiş
telefon görüşmesi
faturalarının gider kaydında ve KDV indiriminde sorun olmadığı malumdur. Bu
telefonlar
personelin evine
bağlatılmış veya personelin kullanımına verilmişse, özel görüşme ücretleri
ayıklanmak
suretiyle,
faturalarına istinaden gider yazılması ve KDV indirilmesinde de herhangi bir
sorun olmamalıdır.
Bazı firmalar kendi
adlarına sabit telefon veya cep telefonu alıp, bunları personelin evine
bağlatmayı veya
personele vermeyi
sakıncalı bulmakta, personelin kendi adına aldığı ev veya cep telefonlarını iş
ile ilgili
olarak
kullandıkları gerçeğini de inkar etmemektedir.
Bilhassa
haberleşmeye dayanan, televizyon, radyo ve gazete işletmeciliğinde, gümrük
komisyonculuğu,
müşavirlik,
avukatlık bürosu gibi hizmet işletmelerinde, personel adına kayıtlı ev ve cep
telefonlarının iş için
de yoğun şekilde
kullanıldığı bilinmektedir.
Bu gibi işletmeler,
personelin haklı talepleri karşısında, personel adına kayıtlı ev ve/veya cep
telefonları için
detaylı fatura
almakta, bu detaylar üzerinde ayıklama yaparak iş ile ilgili görüşmeleri seçip
bunlara isabet
eden görüşme
ücretlerini, gider karşılığı olarak personele ödemektedirler.
Kanunlarımızda
böyle bir gider karşılığı ismen zikredilmemiş olmakla beraber, Gelir ve
Kurumlar Vergisi
Kanunlarındaki
ilgili maddeler topluca incelendiğinde, gerçekten iş ile alakalı olan ve
işletme tarafından k
karşılanan gider
karşılıklarının ücret sayılmadığı (istisna edildiği) ve işletme tarafından
doğrudan gider veya
maliyet olarak
dikkate alınacağı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle bizim
görüşümüz, personel adına düzenlenen telefon faturalarındaki işle ilgili kısmın
firma
tarafından
karşılanıp kayda alınabileceği ve KDV indirimi yapılabileceği yolundadır. Bunu
tevsik için
personelin detaylı
fatura alması, bu faturanın orijinalinin veya fotokopisinin üzerinde işle
ilgili olan
görüşmelerin
işaretlenmesi, bunlara ait ödemelerin personele imzalatılacak makbuz veya ödeme
listeleri ile
belgelenmesi ve
bütün bu evrakın gider kaydı ve KDV indiriminin dayanağı olarak, ilgili
muhasebe fişine
eklenmesi uygun
olacaktır.
Ancak böyle bir
uygulamanın Maliye İdaresince benimsenmemesi ihtimali olduğu için, telefonların
firma
adına alınmasının
ve bu faturalardaki özel görüşme ücretlerinin ilgili personele ödetilip veya
net maaşından
kesilip bakiyesinin
kayda alınmasının tenkit riskinden daha uzak bir tatbikat olduğunu
hatırlatmakta yarar
görüyoruz.
2.5. Finansal Kiralama İşlemlerinde, Finansal
Kiralama Şirketi Adına Düzenlenen Fakat Gerçek Yüklenicisi Finansal Kiracı Olan
Giderler :
Finansal kiralama
işlemlerinde mal sahibi sıfatı nedeniyle finansal kiralama şirketi adına
belgelenmiş birçok
masraf finansal
kiracıya ödetilmektedir.
Mesela finansal
kiralama işlemlerinde kira konu malın sigorta ettirilmesi mecburiyeti vardır.
Sözleşmelerde
sigorta primlerinin
kiracı tarafından karşılanacağı belirtilir, fakat sigorta şirketi, primi
kiracıdan tahsil
etmesine rağmen,
poliçeyi ve prim makbuzunu malın sahibi olan finansal kiralama şirketi adına
düzenler.
Bize göre bu
durumda kiracı kendini muhatap almayan prim ödeme makbuzunun aslını finansal
kiralama
sözleşmesine
dayanarak gider kaydının kanıtı olarak kullanabilmelidir.
Bu konuda, İstanbul
Defterdarlığı’nca verilen 13.7.1993 tarih ve 11035 sayılı muktezada, bu
görüşümüz
benimsenmiş ve
şöyle denilmiştir :
“...............
finansal kiralama konusu malın mülkiyeti Finansal kiralama şirketine ait
olmakla beraber sigorta
primlerinin
ödenmesi kiracıya ait olduğundan, tevsik edici belgenin de fiili duruma uyun
bir şekilde
düzenlenmesi
şartıyla, sigorta primlerinin ticari faaliyetin gereği olarak ödeyen kiracı
tarafından gider
yazılması
mümkün bulunmaktadır.
Bu
durumda anılan sigorta primlerinin finansal kiralama şirketinin kayıtların
gider olarak intikali ise söz
konusu
olmayacaktır.”
Görüldüğü gibi
burada önemli olan giderin asıl yüklenicisi tarafından gider yazılması, giderin
bu yüklenici
ile ilgisinin
kanıtlanabilmesi ve aynı giderin, belgede yazılı olan fakat yüklenici durumunda
olmayan firma
tarafından da
(mükerrer olarak) gider yazılmamış olmasıdır.
2.6. Başka
Bir Firma Tarafından Karşılanması Öngörülen Masraflar :
Uygulamada,
bazı masrafların, bu masrafların muhatabı yerine bir başka firma tarafından
karşılanması taraflar arasında kararlaştırılabilmektedir.
Bunun tipik örneği bayilik
münasebetlerindeki teminat mektubu verme olaylarında yaşanmaktadır. Ürettiği
veya ithal ettiği malları bir bayi ağı ile sattırmakta olan firmalar,
bayilerinden teminat mektubu talep etmekte, bayiler teminat mektubu vermeyi
kabul etmekle beraber, bu mektubun komisyonlarının bayilik veren firma
tarafından karşılanmasını istemekte ve bu talep kabul edilebilmektedir.
Böyle bir durumda bayiin teminat
mektubu komisyonunu ödeyip, karşılığını fatura ile bayii olduğu firmadan talep
etmesi normal uygulamadır. Ancak böyle bir formaliteye gerek bırakmamak
amacıyla söz konusu komisyonun doğrudan bayilik veren firma tarafından mektubu
veren bankaya ödenmesi halinde de bu giderin bayilik veren firma tarafından,
ödemeye ve ödeme belgesine istinaden giderleştirilebilmesi gerektiği
kanaatindeyiz.
Ancak, KDV’li olarak sirküle
etmesi gereken işlemlerde, zincirleme teslime konu bir durum olduğu ahvalde
zincirdeki her bir firmanın ayrı ayrı KDV yaratması gerektiği prensibi (KDV Kanunu
Md:2/2) nedeniyle, bu zinciri bozarak by-pass yapılması, masraf aktarması
gereken firmanın KDV tarhiyatına uğramasına yol açabileceği unutulmamalıdır.
3.
KONU İLE İLGİLİ DANIŞTAY
KARARLARI :
Başkaları
adına düzenlenmiş olmakla beraber işletme ile ilgili bulunan gider ve maliyet
unsurlarının kayda alınması ve KDV indirimi hakkında rastladığımız iki adet
Danıştay kararını zikretmekte yarar gördük.
Bu
kararlardan biri Danıştay 9 uncu Dairesi tarafından verilmiş olup, Yaklaşım
Dergisinin Mart 1995 sayısında yayınlanmıştır. (12.5.1994 tarih ve E.1993/2695,
K.1994/2339 sayılı Karar)
Tebrike
şayan bu Kararın metni şöyledir :
“Şeker fabrikasınca Belediyesi adına tahsis
edilen toz ve küp şekerlerin, mutemet sıfatıyla yükümlü tarafından alınıp
satışı nedeniyle yükümlünün ödediği katma değer vergisinin, indirim konusu
yapılamayacağından bahisle tanzim olunan vergi inceleme raporuna dayanılarak
re’sen tarh edilen kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı;
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran
olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olacağı, 3065
Sayılı Katma Değer vergisi Kanunu’nun 29. maddesinde ise, mükelleflerin
yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden
kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen
fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini
indirebilecekleri, aynı Kanunun 34. maddesinde de yurt içinden sağlanan veya
ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin, alış faturası veya
benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar
kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceğinin hükme bağlandığı,
satın alınan emtiaya ait katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi
için emtiaya ait alış faturasının yükümlü adına düzenlenmiş olması
gerekmekte ise de, katma değer vergisi, vergiye tabi bir malın veya
hizmetin teslimi sırasında yüklenilen katma değer vergisinin malı veya hizmeti
alana yansıtılması esasına dayandığından 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde açıklanan hüküm de gözönünde
bulundurulduğunda fatura başka bir şahıs adına düzenlense dahi bu fatura veya
benzeri vesikada gösterilen katma değer vergisinin mal veya hizmetin gerçek
alıcısı tarafından indirim konusu yapılabileceği sonucuna varıldığı, aksi
düşüncenin indirilemeyen katma değer vergisinin yükümlünün üzerinde kalma
sonucunu doğuracağı, bunun da vergi adaleti ve katma değer vergisinin
yansıtabilirliği ilkesine ters düşeceği, bu durumda re’sen yapılan tarhiyatta
yasal isabet bulunmadığı gerekçesi ile kabul ederek tarhiyatı terkin eden Vergi
Mahkemesi’nin 12.5.1993 Gün ve 1993/154 Sayılı kararının; 3065 Sayılı Kanunun
29 ve 34. maddeleri gereğince indirimlerin yapılamayacağı iddiasıyla bozulması
isteminin reddine, oyçokluğuyla karar verildi.”
Dikkat
edilirse bu kararda, fatura başka şahıs adına düzenlenmekle beraber, gerçek
yüklenici davacı firma olduğundan KDV indirimi (dolayısıyla gider veya maliyet
kaydı) kabul edilmiştir.
Danıştay
Dergisinde yayınlanmış olan, Danıştay 7 nci Dairesine ait 21.5.1992 tarih ve
E.1998/1181 ve K.1992/1700 sayılı kararda ise, işletme aktifine kayıtlı
olmayan, işletme sahibine ait iki adet kamyonetin giderleri işle ilgisi
dolayısıyla kabul edilmiştir.
Karar
metni şöyledir :
“İnceleme raporuna dayanılarak
1986/Mart dönemi için yükümlü adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer
vergini; olayda ekmek imalatı işi ile uğraşan yükümlünün, Bakanlar Kurulu
Kararı ile temel gıda maddeleri içerisinde sayılan ekmeğin katma değer vergisi
oranının sınır olarak saptanması üzerine, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 28.
maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen maddelerle
ilgili olup indirilmeyen verginin iade olunacağına dair 29. maddesinin 2
fıkrası hükmü uyarınca ihtilaflı dönem için vergi iadesi isteminde bulunduğu,
kendisine gerekli iadenin yapıldığı, daha sonra ilgili yıl kanuni defter ve
belgeleri üzerinde katma değer vergisi ile ilgili olmak üzere sınırlı inceleme
yapılarak, işletmenin demirbaşları arasında gözükmeyen ve yasal defterlere
gider olarak kaydedilen Deseto ve Dodge marka iki adet kamyonete ait benzin
-mazot giderleri dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi tutarlarının
dönemler itibariyle iadesi yapılan katma değer vergisi tutarlarından mahsubu
suretiyle indirilmeyecek olan haksız yere iadesine sebebiyet verildiği iddia
edilen katma değer vergisi tutarları üzerinden yapılan cezalı tarhiyatın
uyuşmazlığın konusunu oluşturduğu, inceleme elemanınca, sadece bahis konusu
araçlar işletmenin demirbaşları arsında kayıtlı olmaması nedeniyle giderlerinin
kabul edilmediği, ancak araçların ticari kazancın elde edilmesiyle ilgisi
bulunmadığı veya başka bir deyişle ekmek imalatı faaliyetinde kullanılmadığı
yönünde herhangi bir tespit yapılmadığı gibi, bu konuda herhangi bir iddia da
ileri sürülmemiş bulunduğundan, ekmek imalatı faaliyeti dışında başkaca bir
ticari faaliyeti olmayan yükümlünün söz konusu kamyonetleri binek otomobili
olarak ya da münhasıran zati ve ailevi ihtiyaçları için kullanması olasılığının
da bulunmaması karşısında, bu araçların ticari kazancın elde edilmesi için
kullanıldığının kabulünün zorunlu olduğu, öte yandan Katma Değer Vergisi
Kanunu’nun 30/d ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 40 ve 41. maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden
de, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/d maddesinde bahis konusu edilen
giderlerin münhasıran Gelir Vergisi Kanunu’nun 41. maddesinde sayılan giderler
olarak kabulü gerektiği, bu durumda söz konusu araçların giderleri dolayısıyla
ödenen ve yükümlüye iade edilen katma değer vergisinin cezalı olarak geri
istenilmesinde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle kaldıran ................
Vergi Mahkemesinin 11.11.1987 gün ve E: 1987/315; K:1987/1078 sayılı kararının;
aktifte kayıtlı olmayan taşıtlar için yapılan giderlerin indirilmesinin mümkün
olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci
Dairesince Tetkik Hakimi ................’ın açıklamaları dinlendikten sonra
işin gereği görüşüldü :
Dayandığı
hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme
kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup,
temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını
sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine, kararın onanmasına
21.5.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
Bu
kararda da, gider kaydı ve KDV indiriminde, şekilden ziyade işin esası üzerinde
durulması gerektiği vurgulanmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder